Neden Psikolojik Sorunlarımız Var? Kurtulmak Elimizde mi?
Ercüment Doğan
5.12.2021 4dk.

“NEDEN korkularım ve takıntılarım var, depresif hissediyorum, öfkeliyim, suçlu hissediyorum, kaygılıyım, panik atak yaşıyorum, cinsellikle ilgili sorunlar yaşıyorum, cinsel korkularım var, hayata karşı isteksizim, kendime güvenim yok, yapmam gerekenleri erteliyorum, değersiz hissediyorum, fiziksel bir neden olmadığını doktorlar söylemesine rağmen baygınlık nöbetleri geçiriyorum, insanlar içinde rahat değilim, bazen ya da sıklıkla kendime yabancılaşmış gibi bir hisse kapılıyorum?… VE NEDEN BU SORUNLARI KENDİ KENDİME AŞAMIYORUM?”…

“Neden” kelimesiyle başlayan bu durumları çok daha uzatmak mümkün. Bunların hepsi psikolojik sorun yaşayan insanların içinde bulundukları kötü hissetme hallerini, açmazları, çelişkileri yansıtan ifadeler. Bu sorunların bazıları içimizde yaşadığımız sıkıntılarla ilgili bazıları da ilişkilerimizle ilgili. Bu sorunların her biri farklı bir psikolojik soruna ve sıkıntıya işaret ediyor gözükse de ve her birinin farklı bir psikolojik ya da psikiyatrik ismi (kaygı bozukluğu, depresyon, panik bozukluk, ilişki sorunları, cinsel sorunlar, takıntı, bağımlılık, fobi, kişilik bozukluğu gibi) olsa dahi aslında durum bu kadar karmaşık değil. 

Araştırmalar, klinik uygulamalar ve bunlar sonucunda elde ettiğimiz sonuçların da katkısıyla; beyinde psikolojik sorunların nasıl oluştuğu doğrultusunda bilimin geldiği son nokta şu: Hiçbir psikolojik sorun, semptom ve aşamadığımız ilişki sorunları kendi kendine oluşamaz ve mutlaka bu sorunlara ve semptomlara yol açan nedenler vardır. 

Beyinde psikolojik sorunların gelişmesinden ve kendi kendine geçememesinden sorumlu bölge orta beyindeki limbik sistemdir; uzak geçmişte (özellikle çocukluk ve ergenlik döneminde) veya yakın geçmişte yaşadığımız olumsuzluklar ve o dönemlerde yaşadığımız olumsuzluklar nedeniyle ortaya çıkan olumsuz duygular (kaygı, korku, suçluluk, öfke, depresyon gibi ana duygular) travmatik etki mekanizması ile limbik sistem bölgesindeki fiziksel organlarda (amigdala gibi) depolanır ve tamamen zamandan bağımsız olarak varlıklarını sürdürmeye ve aradan ne kadar süre geçerse geçsin bizde çeşitli şekillerde, yoğunluklarda ve sayılarda kötü hissetme halleri yaşamamıza neden olmaya devam ederler.

Travmatik duygu birikiminin güncel yaşantımızdaki etkisi sürekli de olabilir dönemsel de; belirli dönemler iyi hissedebilsek de (güncel hayatımızda çevresel stresin fazla olmaması, ilaç tedavisi görüyor olmamız gibi nedenlerden ötürü) bu iyi hissetme hali geçici olur ve kötü hissetme halleri tekrar kendini gösterir ya da belirli bir yaşa kadar travmatik etki ortaya çıkmayabilir ve belirli bir yaştan itibaren, belirli bir dönemden itibaren ya da belirli bir olaydan sonra (sorumluluk almaya başlamak, evlenmek, çocuk sahibi olmak, okuduğumuz bir kitabın ya da duyduğumuz bir şeyin etkisinde kalmak, iş değiştirmek, taşınmak, karşı cinsle ilişkilerin başladığı dönem, yaşımızın ilerlemesi, ergenlikten çıkmak gibi) psikolojik sorun ve bu sorunla ilişkili kötü hissetme halleri ortaya çıkabilir.

Travmatik duygu birikiminin ne zaman tetikleneceği, yani kötü hissetme hallerini ne zaman yaşayacağımız, birçok faktöre bağlı olabilir; biz bu faktörlerin farkında olabiliriz ya da olamayız. Geçmiş dönem (çocukluk, ergenlik ve erişkinlilk) yaşanmış olumsuz yaşantılar ve bu yaşantıların travmatik duygularının beynimizdeki limbik sistemde birikmesi ve bunların tetiklenmesi durumu söz konusu olmasaydı psikolojik sorun yaşamazdık, yaşayamazdık. Buna güncel olarak yaşanan ağır durumlar sonucu oluşan psikolojik sorunları hem katıyorum hem de katmıyorum. Klinik uygulamalarda gördüğümüz, yaşadığı yeni bir güncel travma nedeniyle psikolojik sorun yaşamaya başlamış insanların göreceli olarak çok az sayıda olmasıdır. 

Özetle demek istediğim şu; farkında olduğunuz ya da olmadığınız hangi psikolojik sorunu yaşıyor olursanız olun ve/veya bir türlü çözüm bulamadığınız ve yetersiz hissettiğiniz kişiler arası sorunlar varsa travmatik etkilenme sonucu oluşan bir durum söz konusudur. Bu çeşitli sorunların en büyük özelliği, irademizi kullanarak çözemiyor olmamızdır; bunun nedeni iradenin bir üst beyin (korteks) işlevi olması ancak duygusal birikmelerin orta beyindeki limbik sistemde depolanıyor olmasıdır.

Travmatik etkilenmeler sonucu oluşan olumsuz duygu birikmeleri bize durduk yere kötü hissetme halleri ya da yaşadığımız durumla kıyaslanamayacak ölçüde abartılı kötü hissetme halleri ve çözüm bulamama halleri yaşatır. Her türlü psikolojik sorunda, bu hallerden kurtulmanın günümüzdeki en etkin ve kalıcı çözümü psikoterapide travma çalışması yapmaktır (Özellikle, EMDR yöntemi tecrübeli bir klinik psikolog tarafından, psikoterapide uygun ve etkili bir şekilde kullanıldığında).

Bu yapıldığında birikmiş travmatik duygu yükleri beyinden atılır ve güncel sorunlarımız, konusu, ismi, tanısı ne olursa olsun kalıcı bir şekilde ortadan kaybolmaya başlar.

Yrd.Doç.Dr.Psikolog Ercüment Doğan

Yazılar