Çocukluk ve Ergenlik Travmalarında EMDR Psikoterapisi
Ercüment Doğan
5.12.2021 4dk.

Çocukluk ve ergenlik travmaları değerlendirilirken olayın yaşandığı yaş, şiddet, süreklilik ve olayın kiminle yaşandığı gibi durumlar göz önünde bulundurulmalıdır.

Yine duygusal taciz, şiddete maruz kalma, uygun olmayan anne baba etkileşimleri ya da çocuğun görmemesi ve duymaması gereken herhangi bir olay ya da durumla karşılaşması, kronik fiziksel rahatsızlıklar, geçirilen ameliyatlar travmaya sebep olabilir. Henüz tam gelişmemiş olan çocuğun beyni bu travmatik duyguyu atamaz, az ya da çok birikme meydana gelir. Kişi erişkinlik döneminde psikolojik sorun yaşarken bu birikmenin çoğunlukla farkında değildir.

Travma kaynaklarını adlandırmak gerekirse; anne babanın birbirine karşı olan tutumları, anne babanın çocuğa yaklaşımı, okulda alaya, akranlar ya da büyükler tarafından fiziksel şiddete maruz kalma, çocuk yaşta görmemesi gereken pornografik içerikli fotoğraf ya da görüntüler, okulda, evde ya da sosyal çevrede duygusal ve fiziksel şiddet, cinsel taciz, cinsel oyunlar, çocuk yaşta yaşanan hastalıklar, anne babanın kaybı veya uzun süreli hastalığı, annenin aşırı duygusallığı, babanın aşırı otariterliği,  anne baba ayrılmaları, anne baba cinselliğine tanıklık ilk akla gelenler…

Örneğin, babasının yaptığı şeyleri beğenmediğini ve büyük başarılar dışında yaptığı küçük şeyleri görmediğini algılayan bir çocuk bu süregiden deneyimlerin etkisi ile ileride ancak çok başarılı olduğu durumlarda takdir edileceği hissine sahip olabilir ve enerjisinin büyük kısmını önemli gördüğü insanlardan büyük başarılar sağlayarak takdir almaya adayabilir. Burada, kişinin ruhsal dünyasında uzun dönemli olumsuz etki yaratan bir durum olması nedeniyle bu durum travmatiktir. Diğer bir deyişle, küçüklüğünde bu kişinin maruz kaldığı olumsuz durum, o çocuk üzerinde travmatik bir etki yaratmış ve o kişinin geleceğini etkilemiştir.

Genellikle çocuklukta yaşanan olumsuz bir olay ya da maruz kalınan durum, kişi tarafından tamamen  unutulur ve bilinçaltına atılır ya da olay ya da durum hatırlanmasına rağmen duygusal etkisi bastırılır. Bu, beynimizin biz farkında olmadan otomatik bir şekilde yaptığı bir müdahaledir. Böyle durumlarda kişinin geçmişte yaşadıklarının şimdi yaşadığı problem üzerinde etkisi olduğuna dair herhangi bir farkındalığı yoktur. Kişi şimdiki zamanda yaşadığı korku, panik, depresyon, takıntı gibi psikolojik sıkıntılara, iliski ve iletilimlerinde niye tekrarlayan sorunlar yaşadığına anlam veremez ya da çok genel ifadelerle kötü bir çocukluk geçirdiğini söyler…

Hatırlayalım ya da hatırlamayalım, aklımıza gelsin ya da gelmesin; bizde korku ya da kaygı yaratan olay ve durumları çağrıştıran şeylerden ileriki yaşantımızda da korkmaya ve kaçınmaya devam ederiz. Belki korktuğumuz şeyin ne olduğunu bilebiliriz. Bu şey örneğin kediler olabilir ama bu korkunun nedenini bulamayız ve şiddetine bir anlam veremeyiz. Bu durum, tabii ki korku ve kaygı dışındaki öfke, suçluluk, depresif hal vb. gibi duygular için de geçerlidir.

Kapalı yerlerden korkuyoruzdur, ancak bunun nedenini düşündüğümüzde 3 sene önce kapalı bir mekanda yaşadığımız panikten başka bir şey aklımıza gelmez; bu korkunun hala neden devam ettiği ile ilgili bir açıklamamız yoktur.

Topluluk içinde konuşmaktan çok korkuyoruzdur, nedeni sorulduğunda sadece “rezil olmaktan çok korkuyorum” deriz ya da ortaokulda sınıfta yaşadığımız bir sözlü sınavındaki başarısızlığımızdan bahsederiz ama erişkin yaşantımızda bu korkuyu neden bu şiddette yaşadığımızı bir türlü anlayamayız.  Anlasak bile oluşmuş olan etkiyi kendi başımıza ortadan kaldıramayız.

Bütün bu durumlarda iç konuşmamız hemen hemen şöyledir: “Biliyorum bundan korkmam çok anlamsız, çok abartılı ama ne yapayım engel olamıyorum”, “Mantığımla duygularım sanki ayrı dillerden konuşuyor…”, “Farkındayım ama değiştiremiyorum”.

Bu farkındalıklar ilişki sorunlarında (Karşı cins, arkadaşlar, iş ortamındaki kişiler gibi) taraflarca genellikle algılanmaz. Çünkü güncel çatışma ön plandadır ve sorun olarak bu dile getirilir.

Biriken olumsuz duygu, olumsuz düşünme kalıplarına ve olumsuz tutum ve davranışlara  yol açar.

Bu kişilerde olumsuz hissetmeye bağlı olarak olumsuz düşünme ve uygun olmayan davranışlar artar. EMDR ile bu travmaları çalışarak kişide çok önemli bir değişim sağlayabiliyoruz. Çalışmalarda semptomları yok etmek için ayrıca bir çalışma yapmaya gerek kalmıyor. Travmalar çalışıldığında durduk yere olan kötü hissetme halleri yani psikolojik sorunlar, yerleşik olumsuz düşünce kalıpları ve davranış biçimleri kendiliğinden ortadan kalkmış oluyor. Çünkü bütün bu sorunlara yol açıyor olan duygusal birikim boşaltılmış oluyor.

Yrd.Doç.Dr.Psikolog Ercüment Doğan

Yazılar